3 Kasım 2012 Cumartesi

Hem Ağlamasam Hem Gitsem?




Bukowski Reis 'Meslek olarak yazmayı seçmeyi düşünür müsünüz?" diye soran bir gence 'Komik olmaya mı çalışıyorsun' der. 'Hayır, hayır ciddiyim. Meslek olarak yazarlığı önerir misiniz?' diye üsteleyince de, 'Yazmak seni seçer, sen yazmayı seçemezsin' demiş. 

Şimdi o elinizdeki domatesleri, yumurtaları lütfen sakince yere bırakın. Asla yazarlık ile ilgili kendime paye çıkaracak değilim. Ama benim şu anda, şu saatte kafamda gelinlik modellerini netleştirmiş olmam gerekiyordu. Bu nöbetimin bana kalan saatlerini de buna ayıracaktım. Malum evleniyorum. Acilen gelinlik işini halletmem gerek. Akşamdan beri onlarca sitenin yüzlerce gelinlik fotoğrafları içinde kayboldum.  Birkaç tanesine baktıktan sonra sıkıldım, konsantre olma problemim yok, işleri oluruna bırakma seçeneği tam benlik, tembel insanın seçeceği iş. Bir süre sonra ilgim sitenin dizaynına, bugüne kadar kaç kez tıklandığına, yazı tipi rengine kaydı, toparlayamadım.

O fotoğraflara bakarken şaşırarak bakıyorum. Çünkü gelinler üzgün ve istemeye istemeye gidiyormuş gibi.   Çoğu gelinin yüzünde, gözlerinde, 'Hem ağlarım, hem giderim' adlı türküyü söyleyen, üzgün, hüzne boğulmuş, bir 'ne yapıyorum ben' kafa karışıklığı okunuyor. Ama Lanet olsun ki gelin kısmına hüzün harbiden yakışıyor. Nasıl ki anneye göbek yakışıyor, geline de mağrurluk, ağırbaşlılık hatta gözyaşı bile yakışıyor. Mesela çok bakımlı, çocukları o kadar bakımlı değilken pahalı pahalı elbiseler giyen, cart platin sarısı saçlı, her daim full makyaj bir anneye çok fedakarmış gibi bakamıyorum. Bunu bize kim öğretti bilmiyorum. Sanki elleri sudan çıkmadığı için sertleşmiş, balık etli, sırtında soğuk geçirmesin diye yelek, ceket vs olan bir anne, daha fedakar, daha çekmiş, daha anne. Anneliğe acılarının, yoksullukların, yıpranmışlıklarının büyüklüğüne göre değer biçtiğime inanamıyorum. Ne bileyim, lanet olsun sana Bukowski anlatamıyorum söylemek istediklerimi. Belki bunun böyle olduğunu düşünün başka birileri de vardır, ben daha cümlemi bitirmeden içlerinden 'Hah, ben anladım kız seni' diyorlardır. Belki yoksulluğu iyilikle, zenginliği kötülükle bağdaştırdığım için zenginlik ve annelik kavramlarını bir araya getiremiyorum. 

Gelinlere de benzer anlamlar yüklemişiz. Kına gecesinde ağlamayan gelin az da olsa yadırganır. Gelinliğiyle baba evinden çıkarken 'Aman makyajımı yeni yaptırdım, ağlamayacağım' diyen gelin az çok yadırganır yine. Düğününde çılgınlar gibi oryantal oynayan geline atılan bakışlar on kaplanı yerinden sarsacak denli kuvvetlidir. Yeri gelmişken, bu Asena düğününde oryantal show yapmamış mıdır yahu? Bir de o dansöz kıyafetlerini tülle, duvakla gelinlik halini getirip oynasaydı fena mı olurdu? Her hafta televizyonda o kadını büyük bir iştahla bekleyen/izleyen gözler 'Aaaaa, geline bak, puu, yazıklar olsun nasıl kırıtıyor' mu diyeceklerdi. Hem bu Asena evli mi bekar mı arkadaş? Gece gece yazıklar olsun kim aklıma düşürdüyse. Neyse. 


Beyaz demek masumiyet demek. Gelinlik beyaz olmalı. Topuklu ayakkabı olduğundan daha zarif, uzun gösterir, hanım hanım, sülün gibi, böyle çok uzun, güzel görünürsün. Duvağın uzun olmalı ki puslu puslu böyle dumanların arkasından bakar gibi pozlar atarsın etrafına. Kötü demiyorum, kim düşünmüş etmiş bunları bilmiyorum ama harbiden estetik kanunları diye bir şey varsa, bu gelinlik kanuncusu adam kitabı hatmetmiş, Cumhurbaşkanının üzerine fırlatmış, hatta eline vermiş. 

Şimdi sıkı durun, can alıcı soru geliyor? Peki arkadaş Why not? Yahu, neden ya neden, kafayı yiyeceğim?Bakmayın böyle isyankar isyankar takıldığıma, hepimizin bu gelin olma durumu hakkında hissettiklerimizi, psikolojik yatkınlıklarımızı az çok biliyorum. Neticede 29 yaşımdayım. Haha, artık evlendiğim için rahat rahat yaşımı söyleyebilirim. Evet arkadaşlar ben 25 değil, 27 değil, tam 29 yaşımdayım biliyor muydunuz siz (Bal Deresi) Siz 2013 gelinlik modellerine bakarkene ben bunları düşünüyorum :) Neyse gece gece yine çenem düşmeden bunun nedenlerini anlamaya çalışayım. 

Bir gelin neden hüzünlü olur, neden her daim kafası karışık olur? Kına gecelerinde ağlanır da, erkeklerin bekarlığa veda gecelerinde neden içilip dansözler oynatılır? 

Kadınlık ve erkeklik neden bu kadar zıt şeyler hiç anlamıyorum gerçekten. Kadınların kafası harbiden bu kadar karışık mı Ece Temelkuran kardeş yahu? Bizim duygularımız, doğamız neden bu kadar karmaşık? Erkekler neden hep net ve beyinlerinde hep ileriye dönük planlar yaparken, kadınlar neden hep ayrıntıya boğulmak zorunda?

Geline hüzün yakışıyor mu? Açık açık söyleyeyim, evet, çok da güzel yakışıyor. Annenin eline öksürük şurubu yakıştığı kadar yakışıyor. Damada şöyle kıravatını dağıtmış, gömleği, yakayı paçayı dağıtmış, hınzırca fotoğraflar veren evin haylaz çocuğu olma durumu yakışıyor mu? Hepsi dünya ahiret kardeşim olsun, çok da güzel yakışıyor Allah için. Yok arkadaş, çıkamadım bu işin içinden ben. 

Ben çok mutluyum. Uçuyorum. Bugüne kadar kendini bir yere ait hissedememiş ben, yeni evimin eşyalarını nasıl özenle seçtim, nasıl heyecanlıyım anlatamam. Düğünümde oynayacağım, eğleneceğim diye beyaz bir çift converse alıp tülle mülle süsledim, neredeyse il dışına sürülecektim annem dahil çevremdeki kadınlarca. Kısa gelinlik olsun diyorum, kaşlar anında yay olup yukarıya yukarıya kalkıyor. Bordo gelinlik fikrimi henüz açamadım bile, ödüm patlıyor düşünce okuma yöntemi çıkmıştır da kan çıkar vesselam diye. Zaten kendimi çok ele veriyorum, aile efradı 'Gelinliğine karar verdin mi' diye sorunca ağzımdan direkt 'Uzun olacak, beyaz olacak işte' Diyorum. Annem böyle nasıl sinir oluyor, dalga geçtiğimi sanıyor. 'Herhalde uzun olacak beyaz olacak, işte straplez mi drape mi, sen bana onlardan haber ver' diyor. O kadar net.

Neyse, bu yazının bir yere varacağı yok, anlaşıldı. Geline hüzün yakışıyor, ağırlık yakışıyor, masumiyet cuk oturuyor. Var burda bir meret, çözemiyorum. Ama duuur. Daha duvak modellerine geçmedim, asıl olay orada çözülecek gibi geliyor. Yeterince duvak görürsem bu hüznün nedenini anlayacakmışım gibi bir his var içimde. Du bakalım. 




Not: Bu yazı için Converse A.Ş'den tam 1 milyon dolar reklam ücreti az önce hesabıma geçti. Bal deresi beni saraylarda yaşatacakmış. Asena'da viral reklam uygulamamla Fazıl Say ile birlikte yeniden Türkiye gündemine oturacak (Fazıl'ın reklamını yapmama gerek yok) 

Çiğdem Karakuş Saper

Converse A.Ş ve Bal Deresi A.Ş'lerinin Türkiye Bölge Reklam ve Pazarlama Uzmanı

2 yorum:

  1. hah, ben anladım kız seni

    YanıtlaSil
  2. Bordo gelinlik fikrini çok sevdim.Boyum kısa olduğundan, kısa gelinlik modelleri üretmelerini sabırsızlıkla bekleyenlerdenim.

    YanıtlaSil