15 Temmuz 2012 Pazar

Ölümü düşünmek

Sigaraya başladım. Zaten yıllardır içkinin yanında yıllardır kullanıyordum, iyi oldu. Üç günde dördüncü paket bitti. Boğaz enfeksiyonu geçirdim bu yüzden. Antibiyotiğe başladım. İki gündür çok fazla buz yediğim için de ateşim çıktı. Ayak tırnaklarımı kökünden kopardım. Kanadılar. İki gündür tek başıma bu odanın içindeyim. Aynur Doğan söylüyor şimdi. Ben ölünce bu kadın arkamdan ağıt yaksa olur mu? Sahi siz de kendinizi çok değersiz ve yalnız hissettiğinizde ölümü düşünmüyor musunuz? 

Hangi şekilde ölmüş olursam olayım, tüm sonuçlarda aslında ne kadar sıradan bir kimse olduğumu anlıyorum öldüğümü düşününce. 

Herkesin dillendirdiği "eser bırakma" isteği vardır. E bıraktım diyelim?

Çok güzel bir şarkı bestelemişim, hatta destanlaşmış, yüzyıllardır dinlenen bir türküymüş bu. bir oğlan dinlemiş, sevdiği kıza açılmış sonra evlenmişler. Sayemde birileri mutlu olmuş. 

Devrim olmuş ülkemde diyelim, benim sayemde halklar özgürlüğüne kavuşmuş, fotoğraflarım süslüyor meclisin duvarlarını. ben öldükten patronlar artık işçileri sömürmüyormuş. 

Bir kitap yazmışım ben. Bestsellerdenmiş. Benim yazdığım cümleleri okumuş bir genç kız, gece uykusu gelmiş sonra komidinin üzerine koymuş ışığı kapatıp yatmış. Kitabın kapağında benim ismim yazıyormuş. 

Çocuğum varmış benim. Onu dünyaya ben getirmişim. Bütün hayvanları, bitkileri, nesneleri, organları ben öğretmişim ona. Ateşin yaktığını, suyun söndürdüğünü, yüzmeyi, okumayı, hücreyi, çeperi ben öğretmişim ona. 

Ben şu anda ölüyor olsaydım, hala birileri içmeye gidiyor olurdu, patronlar işçileri sömürüyor olurdu, şu bilgisayar şu masanın üzerinde hala duruyor olurdu, dışarıda araba sesleri geliyor olurdu. 

Ben şu anda ölüyor olsam, hiçbir şey değişmezdi. Dünya yine dönüyor olurdu. Babam hala öbür odada televizyon izliyor olurdu.

Bazen ne kadar önemsiyoruz kendimizi.

1 yorum: